Pera'nın 55 Yıllık Efsanevi Terzisi: Latif Usta
vitruta’dan aldığınız ürünlerin ömrünü uzatmak için geçtiğimiz günlerde bir işbirliğine başladığımız, çok sevdiğimiz Latif Usta ile harika bir röportaj gerçekleştirdik. Sizi bu keyifli sohbetle baş başa bırakıyoruz.
Latif Usta! Biz seni çok iyi tanıyoruz, yıllardır görüşüyoruz. Harika sohbetlerinin tadına çok da vardık. Seni tanımayanlar için bize biraz kendinden bahseder misin?
1956’da doğduğum Karaman, Sarıveliler’de yetim bir çocuk olarak 13 yaşıma kadar kaldıktan sonra, İstanbul’a taşınan ustalarımın yanına terzilik öğrenmek için gittim. Taksim Meydanı’na çıkan Meşelik Sokak’ta, iki ustamın yanında çıraklığa başladım. 5 yıl sonra, Cihangir’de kendi yerimi açtım. Sonrasında, askerlik ve 1980 İhtilali sebebiyle, biraz ara vermek zorunda kaldım işlerime.
1982 yılında, bir daha hiç çıkmayacağım Balyoz Sokak’taki terzi dükkânımı açtım. 1984’te evlendiğimden beri Acıbadem’de yaşıyorum ve dükkânı açmak için her gün Pera’ya geliyorum. 4 çocuk, 2 de torun sahibiyim.
Eline ilk defa makası alalı 55 yıl olmuş. Nasıl geçti bu yıllar, neler yaşadın? Çok kişi yetiştirdiğini biliyoruz, bize bu süreçleri anlatır mısın biraz?
1980’li yılların sonuna kadar (sağ olsunlar) çıraklarımla birlikte işleri büyüttüm. Yetişememeye başlayınca da bir tekstil atölyesi kurdum. Avrasya Tekstil’de bir ara 20 çalışana kadar ulaştık; işlerimiz iyi gidiyordu ama çok stresliydi, sağlığım bozuldu. Çocuklarım kendi yollarını çizmek istedi, ekonomik olarak da zorlanmaya başlayınca şirketi küçülttük.
2010 yılında şirketi tasviye ettiğimden beri, ağırlıkla kendi başıma devam ediyorum terziliğe. Bu süreçte yaklaşık 150 kişi yetiştirmişimdir; birçoğuyla da görüşürüm hâlâ. Müşterilerimle de öyleyiz. Bazen sadece çay içmeye, sohbet etmeye gelirler. İnanın, öyle insanlar geliyor ki, onların problemlerini dinlemek, dertleşmek çok mutlu ediyor beni. Eski müşterilerimin çoğu vefat etti ama onların çocukları geliyor artık.
Çevredeki otellere, belediyelere de iş yapıyorum. Şimdi internetten bir hizmete ulaşmak daha kolay ama Pera’da hâlâ mahallecilik kültürünü korumaya çalışan kurumlar ve insanlar var. Bu bölgenin eski esnafları birbirini tavsiye etmeyi sürdürür, o şekilde devam eder işlerimiz.
Ne yaparsan yap, severek yapacaksın. Yoksa zor oluyor. Terzilik, kaybolan meslekler arasında. Benim kiramı çıkartamadığım zamanlar da oluyor ama öyle dönemlerde, mesleğimi emekli maaşımdan takviye ederek sürdürüyorum mesleğimi — çünkü seviyorum işimi.
Eski dikiş makinelerini ve makasları kullanmayı özellikle sevdiğini biliyoruz. Bunun sebebi nedir? Alışkanlıklarından vazgeçmeyi tercih etmemen mi yoksa sürdürülebilirliğe verdiğin önem mi?
Aslında ikisi de diyebiliriz. Dayanıklı eşyaları, bir şeylerin ömrünü uzatmayı severim. Terziliğin amacı da biraz bu değil mi zaten? Şimdiki dikiş makinelerinin hepsi otomatik ama ben eski makineleri kullanmayı seviyorum; bunlar demir aksamdan yapılma, çok dayanıklı. Şimdikiler gibi plastik değil.
1976 yılında Japonya’dan ithal edilen makineleri kullanmayı sürdürüyorum; bakımı biraz zor ama her dikiş makinesinden uzun ömürlüdür bunlar. Daha da eskiden, makinelerimiz kayışlıydı; kömürlü motorlarla çalıştırırdık. Mesela 50 yıl olmuş, ustalarımdan kalan makası hâlâ kullanırım. Düşüp kırılmıştı, kaynak yaptırdım — hepsinden iyi keser.
Beyoğlu’na, Pera’ya âşık ve 1969 yılından beri aynı yerde zanaatkârlık yapan biri olarak yıllar içerisinde bu bölgedeki değişimi nasıl yorumladığını merak ediyoruz. Eski Beyoğlu’nda neleri özlüyorsun? Yaşatmaya devam edebildiğiniz şeyler var mı?
Beyoğlu’nun kültürünü, İstanbul’da başka hiçbir yerde bulamazsınız. Tünel’den başlayın yürümeye — Taksim’e varana kadar her sokakta ayrı bir kültür yaşar. Eskiden her sokağın özelliği de birbirinden farklıydı, kayboldu şimdi tabii biraz. Jurnal, Gönül, Şehbender gibi sokaklar; eskiden sucuların at sırtında cam şişede su sattığı Saka Salim, Tütüncüler, Deva gibi çıkmazlar… Her biri ayrışır bir diğerinden.
Tepebaşı Tiyatrosu vardı, onun karşısında ise Kanuni Esasiye kahvehanesi. İstanbul’daki tüm edebiyatçılar, müzisyenler, ressamlar orada buluşurdu. Her kültürden esnaf dostlarımız vardı. Agap Usta, İsak Usta, Kirkor Usta, İsmet Abi… Hepsini çok özlerim, hepsinin yeri ayrıdır. Sabah her kepengin açılış sesinden o sırada hangi esnafın geldiğini anlardık. Hatta kendisi mi açtı dükkânı, oğlu mu yoksa çırağı mı, onu bile anlardık.
O zamanlar, gemi (vapur) arkadaşlarımız vardı; tüm esnaflar birlikte gider gelirdik karşıya. Pendik gemisinin ikinci katında, ilk 4 sırayı esnaflar doldururdu. Eskiden, Karaköy’e inen sokaklar gece pek tekin değildi; yüksek kaldırımlar vardı, şimdiki gibi mağazalar yoktu. Geç çıktığımızda, gemiye giderken esnaflarla arka arkaya dizilir, birbirimizi kollayarak yürürdük.
Yaşatmaya çalıştığımız şeyler de var elbette. Mesela, pencereden sepet sarkıtma kültürü devam eder hâlâ buralarda. Bölgedeki eskimiş birçok bina gibi, burada da asansör yok; benim dizlerim de rahatsız, bastonla dolaşıyorum artık. Müşterilerimizi de yormamak için, sepetle sallandırıyorum tamamladığım ürünleri.
Latif Usta, son olarak en çok sevdiğin, sana en iyi gelen şeylerden bahsedelim istedik. Nedir sana keyif verenler?
Seyahat etmeyi seviyorum: Adalar’a sık sık giderim, Acıbadem’deki evimizden Pera’daki dükkânıma varan rotadan da çok keyif alırım. Öğrendim ki hep aynı yerden gelirsen sıradanlaşıyorsun ve hep aynı yüzleri görüyorsun. O yüzden farklı yolları tercih etmeye çalışıyorum.
Karşıya hep vapurla geçiyorum ama farklı iskeleleri tercih ediyorum, yürüyüş yollarımı da değiştiyorum. Son yıllarda Kadıköy’den Eyüp’e sefer koydular — bazen Kasımpaşa’dan yürüyorum, yol üstündeki tarihî kraker fırınına uğrayıp öyle varıyorum dükkâna.
Çok okurum, araştırma yapmayı da severim. Eskiden Karaköy’deki Kadıköy iskelesinde halka açık bir kitapçı vardı: gemiyi kaçırırsak oraya oturur, bir şeyler okurduk. Seferde de devam ederdik okumaya.
Tarihe çok meraklıyım; Beyoğlu’nu da çok sevdiğim için, bu bölgeyle ilgili kitapları okumayı tercih ettim. Sonra da gezdim, gördüm oraları. Hem çok okudum hem çok gezdim Pera’yı, Beyoğlu’nu, İstanbul’u.
vitruta’dan aldığınız kıyafetleri ve çantaları, Pera’nın en eski esnaflarından ve çok sevdiğimiz terzimiz Latif Usta’ya ücretsiz tadilat için güvenle teslim edebilirsiniz. Detaylar için buraya tıklayabilirsiniz.