Good People of vitruta: Nihan Cabbaroğlu

Good People of vitruta’nın yeni üyesi Nihan Cabbaroğlu, kendisine yönlendirdiğimiz soruları cevapladı.

Nihan hoş geldin! Nihan Cabbaroğlu kimdir, nasıl başladı, nasıl devam ediyor?

Hoş bulduk! Nihan Cabbaroğlu, bir spor spikeri ve dijital içerik üreticisi, neşeli ve enerjik biri, eski bir Ankaralı, mutlu bir İstanbullu. Kariyerime Ankara’da TRT’de başladım, bein Sports ile devam ettim. Şimdi bir Eurosport spikeriyim ve kurduğum Çıta Medya isimli şirket ile dijital içerikler üretiyorum.

Spor dünyasına girişin nasıl oldu? Küçükken belli miydi yoksa hayat mı seni spora getirdi?

Spor benim hep hayatımdaydı. Küçük yaştan itibaren spor izlerdim. İlk izlediğim olimpiyat Sydney 2000’di. Ortaokulda ve lisede atlettim. 400 metre branşında yarışıyordum. Atletizmin kalbimde çok özel bir yeri vardır bu yüzden. Ama sporu hem izlemeyi hem yapmayı çok seviyorum. Yine de küçükken belliydi demek çok doğru olmaz, üniversitede Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okudum. Yayıncı olmak içimde vardı ve buraya geldim. Kariyer olarak sporun içinde olduğum için; spora sesim ve performansımla hayat verdiğim ve spor ile ilgili içerik ürettiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. 

Bir taraftan iki ayrı podcastin var şu an. Salon Sporu ve Kendimiz İçin Yapıyoruz. Bunları anlatmak ister misin bize?

Tabii. Salon Sporu, eşim Buğra Balaban ile birlikte bir buçuk senedir yaptığımız bir podcast. İkimiz de basketbolu çok seviyoruz, özellikle Euroleague’i çok yakından takip ediyoruz. İkimiz de spor yayıncısıyız ve böyle bir yapımda kendi düşüncelerimizi paylaşmak ve basketbol içeriği üretmek istedik.

Kendimiz İçin Yapıyoruz (KİY) bambaşka bir hikâye. Liseden beri çok yakın olduğum arkadaş grubum ile sohbet etmek her zaman bize çok keyifli gelirdi ve çok iyileştirici olurdu. Birbirimize bu kadar iyi geliyorken, bunu başkalarıyla da paylaşmak istedik. Bir seneyi aşkındır dördümüz bir araya gelip iş, ilişkiler, kariyer, kültür üzerine sohbet edip, kaydedip yayınlıyoruz. Bu sohbetler dinleyicilerimiz tarafından da çok sevildi. Benim için de şöyle bir dönüm noktası oldu: sadece aklımdakileri değil, kalbimdekileri de paylaştığım bir içerik. Tüm dinleyicilerimizle kocaman bir arkadaş grubu olduğumuzu ve yalnız olmadığımızı hissediyoruz bu podcast ile.

Bu kadar çok projeye dahil olmuş bir kişiye sormamız gereken bir diğer soru sanırım: Bu motivasyonu ve ilhamı nereden buluyorsun? Sana ne ilham verir?

Birçok ilham kaynağım var diyebilirim. Başta eşim ve KİY ekibindeki dostlarım geliyor. Yaratıcı, zeki, güçlü insanlar bana hep ilham verir. Onun dışında sanat galerileri gezmeyi çok seviyorum. Güzel bir film, bir belgesel bana her zaman yeni bakış açıları kazandırır. Sanatın neredeyse her alanı beni besliyor.

Son dönemde neler izleyip, dinliyorsun? Bizimle paylaşmak ister misin?

Bad Sports adlı çok güzel bir belgesele başladım Netflix’te. Sporda geçmişte yapılmış hileleri anlatan oldukça ilgi çekici bir belgesel. Downton Abbey dizisini yeni bitirdim, 1920’ler İngiliz aristokrasisinin 1.Dünya Savaşı sonrası nasıl ayakta kalamadığına dair hem o dönemin özelliklerini anlatan hem de güzel bir hikayesi olan müthiş bir yapım. Ayrıca 60 Songs That Define The 90’s diye bir podcast dinliyorum, ergenliğimde dinlediğim harika şarkıları ve grupları anlatıyor.

vitruta'daki en favori 5 markanı öğrenebilir miyiz?

Rainsadidas Originals, WWF Market, PUMA ve tabii ki Fjällräven.