Good People of vitruta: Iraz Polat

Good People of vitruta'nın yeni üyesi Iraz Polat! Iraz’la bir başka Good People üyesi Anlam Arslanoğlu’nun misafiri olarak geldiği Kurak Günler film gösteriminde tanıştık. O günden bugüne adeta filmin konusuna paralel bir gündem içerisinde obruğun bu tarafından öteki tarafına kaçarak geçirdik. Nitekim her şeyin nispeten sakinleştiği bir dönem, obruğun Pera tarafında buluşup hem çekim yaptık hem sohbet ettik hem de Comedus’ta hafta sonunu karşıladık. Çok keyifli bu sohbetten siz de umarım aynı tadı alırsınız!

Iraz Good People'a hoş geldin! Önce klasik soruyla başlayalım: Iraz Polat kimdir? Nasıl başladı, nasıl devam ediyor, neler yapıyor

Good People of vitruta’ya katılmaktan büyük mutluluk duydum. Böyle ilham veren bir komünitenin parçası olmak özlemini duyduğum aidiyet hissini yeniden aşılıyor. İyi ki geldim! :)

Kendimi kısaca tanıtırsam, özgürlüğüne, iç huzuruna ve yaratıcı ifadeye tutkun bir iletişimciyim. Ankara doğumluyum, Ted Kolej ve Bilkent Ekonomi bölümünden mezunum. Streotipik bir Ankaralı profili olduğumu söyleyebiliriz. (İstanbul’da kendimi bulana kadar) İstanbul’a taşınarak, McCann Erickson’da başlayan çalışma hayatımda hem ajans hem marka tarafında epey seneler birikim elde ettim. 2007’de Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi programını tamamladıktan sonra tasarım ve sanat üzerine yazılar yazmaya başladım. Radikal Tasarım eki, İstanbul Art News, Artful Living, Design Limited gibi mecralarda yazdım. Bir dönem Contemporary Istanbul’da ICE dergisinin yayın koordinatörlüğünü yaptım.

Her şeyin geçiciliğinin içerisinde kültür alanı beni her geçen gün daha da cezbetmeye başladı. Bu sese kulak vererek kendi danışmanlık şirketimi kurup asıl odaklanmak istediğim sanat ve tasarım iletişim projelerini geliştiriyor ve iletişimini kurguluyorum.

Önce Content Hotel’in hikayesiyle başlayalım o zaman, bu yolculuğa nasıl çıktın?

Uzun yıllar kreatif stratejist olarak çalıştıktan sonra, tüketim odaklı geleneksel reklamcılıkla tatmin olmamaya ve yabancılaşmaya başladım. Bu güruhtan koparak; ruha dokunan, yaratıcılıkta cesareti önceliklendiren ve katma değeri yüksek olan işler yapmak istediğimi fark ettim. Tüm kalbimle ne yapmak istediğimi sordum kendime ve bunun peşinden giderek 2017’de kendi işimi, Content Hotel’i kurdum. İşimi severek ve inanarak yapmayı önceliklendirdim ve kültür iletişimi gibi niş bir kategoriyi seçerek tüm cesaretimle bu işe dört elle sarıldım.

Content Hotel’de yaratıcılar ve sanatçılarla markaları buluşturan içerik ve deneyim projelerini yaratıyoruz. Akla ilk gelen, tahmin edilebilir, hızlı ajans çözümlerinden bambaşka bir yerde konumlanıyoruz. Ağırlıklı olarak içerik yaratımı, görsel tasarım, atölye ve etkinlik kürasyonu ve yaratıcı işbirlikleri üzerine çalışıyoruz. Kale Tasarım ve Sanat Merkezi, Mamut Art Project, Meşher, Red Bull, Samsung dART, Adidas Originals, Swatch Türkiye gibi markalarla projelerimiz var, gerçekleşen işler content_hotel de güncel olarak incelenebilir.

Peki bize son zamanlarda en çok ilgini çeken marka ve sanatçı işbirliklerinden birkaç örnek verebilir misin?

Son dönemde beğendiğim ve dikkate değer bulduğum sanatçı işbirliği projesi Lady Dior Art Project oldu. Dünyanın farklı ülkelerinden sanatçı kadınlarla yapılan bu işbirliğinde, markanın ikonik çantası farklı yaratıcı ifadelere bürünüyor, fonksiyonelliği ile öne çıkan çanta gibi bir eşya sanatçının kanvasına dönüşüyor.

Bu projenini üçüncü serisinde işlerini severek takip ettiğim seramik sanatçısı Burçak Bingöl’ü görmek de ayrıca sürpriz olmuştu.

Dikkat ekonomisinde yaşadığımız için, aklıma en ilgi çekici olarak Yayoi Kusama ve Louis Vuitton işbirliği geliyor. Dünya çapında devasa bir boy gösterisi yaptılar.

Adidas x Marimekko işbirliği de markalar arası yaratıcı işbirliği için güzel bir örnek. Finlandiya’nın en köklü moda markalarından, renkli ve cesur desenleriyle tanınan Marimekko’nun kült gelincik çiçeği deseninin spor giyim koleksiyonuna taşınması kategoriye taze bir tasarım anlayış getirdi. 

İstanbul’da en çok hangi sanat galerilerinin ve müzelerin takvimini yakından takip ediyorsun? Hangi sergiler her zaman radarındadır

İşim gereği global de dahil olmak üzere sanat kurumlarının programlarını takip etmeye çalışıyorum, her zaman radarımdalar. Dünyanın en büyük sanat etkinliği diyebileceğimiz Venedik Bienali yakından takip ettiğim, son on iki senedir en çok beslendiğim etkinlik diyebilirim. İstanbul’da küçük büyük tüm galerileri ve müzelerin sergi takvimini takip ediyorum. Fotoğraflarda da gördüğünüz Casa Botter son dönemde beni en heyecanlandıran yer, açılış günü içerisinde dolaşırken gözlerim doldu diyebilirim. Bu kadar başarılı bir restorasyon projesinin küratöryel programı ve iletişiminin de sürdürülebilir olmasını ve çok kişiye dokunabilmesini umarımİstanbul Arkeoloji Müzesi ve Barınhan gibi eski İstanbul’un köşelerine uzandığım nadir zamanlar olur, o zamanı ayırabilmekten mutlu olurum. Galata’da konumlanan Ambidexter ise sevdiğim güncel sanat galerilerinden, yakın takipteyim.

Biraz sanat alanından uzaklaşıp, Summer ile şehirde geçirdiğin zamana dönecek olursak; İstanbul’da en keyifli zamanı nerelerde geçiriyorsun?

Çok güleceksiniz belki ama İstanbul’da en keyifli zamanı kendi evimde geçiriyorum. :) Ağaçların olduğu bir avluya uyanıyorum, şu ara ıhlamur kokusu eşliğinde. Summer iki aydır benimle. Maçka’da yürüdüğümüz bir rotamız var, bir kahvecimiz ve mahalledeki diğer köpek sahipleriyle sohbet ettiğimiz küçük parkımız. Bu kulağa kısır bir döngü gibi gelse de, sakinliği ve yeşilliği ile beni iyi hissettiriyor. İstanbul’da iyi hissettiğim yer ise vapur yolculuğu diyebilirim, şehirdeki basit mutluluklar listesinde bir numaram.

Kalabalığa karışmak için şu ara tek iyi sebebim Good People buluşmaları, tatlı sohbetler ve karşılaşmalar olduğundan benim için evden çıkmaya değer. :)

Son soru bizimle ilgili. vitruta'da en sevdiğin 3 marka?

Bir iletişimci olarak Good People of vitruta’yı değerli bir marka bulduğumu söyleyebilirim. Fazlasıyla materyalist bir dünyada yaşıyoruz. Tüm bu “şeyler”in arasında, dijital kimliklerin domine ettiği bir hayatta birbirimizle yakın bağ kurmaya konuşmaya ve bazen bir merhabaya bile epey uzak olabiliyoruz. Önceden tanıdığım isimlerle yeniden selamlaştığım, yeni tanışıklıklar edindiğim çok tatlı bir oluşum Good People. İyi insanlar, iyi iletişim. Daha ne isteyebiliriz

Giyinmenin kişisel ifadenin önemli bir parçası olduğuna inanıyorum. Tarzım beni yansıtır, hayattaki tercihlerimin uzantısı olduğunu düşünüyorum. Modanın değil tarzımın sesini dinlerim, iç sesim gibi. :)

Benim için iyi insanlarla temas etmek gibi iyi markaları seçmek de önem taşıyor. vitruta’nın portföyündeki VEJA, doğa dostu yaklaşımdan ve vegan olmasından dolayı marka beğenimi ve saygımı kazandı. Markanın üretimle ilgili belgeselini izledikten sonra herhangi bir sneaker olmadığına ikna oldum. Gelecekteki alışveriş listemde. :)

Son zamanlarda moda ve sürdürülebilirlik en sıcak konu başlıklarından. Moda atıklarıyla hepimizin katkısının olduğu dünyadaki ayak izimiz artık uzaydan görünebilir bir büyüklükte. Doğru seçimler yaparak doğaya etkimizi belirleyebiliriz. Örneğin benim yağmurluğum ve laptop çantam RAINS ve epey zamandır kullanıyorum. Venedik Bienali’nin en ıslak günlerinde bir damla ıslanmamışımdır. Minimal tarzı ve sağlamlığı ile uzun yıllar kullanacağımı biliyorum, iyi seçimler iyi hissettirir. RAINS de öyle bir seçim oldu. 

Stylingini Melis Güven'in yaptığı ve Iraz Polat'ın çekimde kullandığı ve seçtiği ürünler için buraya tıklayabilirsiniz.