Eddie’nin Eskimeyen Hikayeleri

vitruta’da gerçek tasarımın sona ermediğine, zamanla dönüştüğüne inanıyoruz.
Ever-lasting Stories, mevsimlerin ötesine taşınan, kullanıldıkça yeni anlamlar kazanan ve hafızayla derinleşen nesnelerin etrafında şekillenen insan hikâyelerine odaklanıyor.

Bu bölümde konuğumuz; stilist, vintage küratörü ve Good People of vitruta topluluğunun bir parçası olan Eddie Wailes. Eddie’nin vintage ile kurduğu bağ, merak duygusu, bireysellik ve anlatılmayı bekleyen hikâyeler üzerinden ilerliyor.

Eddie’nin yolculuğu erken bir farkındalıkla başlıyor. Üniversitenin kendisi için doğru bir yer olmadığını anladığında, yönünü sevdiği şeye çeviriyor. Vintage kıyafetler alıp satmak. Bu ilgi zamanla bir tutkuya dönüşüyor ve onu Tokyo’ya kadar götürüyor. Eddie için vintage, yalnızca bir stil tercihi değil; nesnelerin geçmişini, kimlere dokunduğunu ve zamanla nasıl evrildiğini anlamanın bir yolu.

Bir parçaya yönelirken onu asıl cezbeden şey maddi değeri değil, karakteri oluyor. Taşıdığı izler, tekrar edilemeyecek detaylar ve kişisel bir enerji. Bir daha karşılaşamayacağını bildiği şeylere duyduğu ilgi, vintage ile kurduğu ilişkinin merkezinde yer alıyor. İnsanların da vintage’ta bu bireyselliği görebilmesini özel buluyor.

Eddie’ye göre zamansız bir ürün, yalnızca dayanıklı olduğu için değil, duygusal bir bağ kurabildiği için kalıcı. Bir parçanın her giyildiğinde ya da kullanıldığında hissettirdikleri, onun için en belirleyici unsur. Son dönemde gardırobunu sadeleştirirken de bu hissi taşıyan ürünlere daha çok yöneldiğini söylüyor.

Yetmişlerden kusursuz bir ceket ya da nesilden nesile aktarılabilecek bir saat. Bu tür nesneler trendlerin değil, sahibinin hayatındaki değişimlerin izini sürüyor. Eddie için önemli olan mükemmellik değil; zamanla oluşan karakter. Yaş aldıkça kişiselleşen, küçük izler biriktiren şeyler. Vintage’ın onunla bu kadar güçlü bir bağ kurmasının nedeni de burada yatıyor. Niyetle tasarlanan bir şeyin aslında hiç eskimediğinin somut bir kanıtı.

Zamansızlık Eddie için aynı zamanda kişisel bir hafıza alanı. Giydiği her parça hayatının belirli bir dönemine bağlanıyor. BMX kültürüyle büyümüş olması, gençliğinde Vans ile kurduğu günlük ilişki, bugün hala stilinin bir parçası. Bu yüzden geçmişle bugünü bir araya getirmek onda hiçbir zaman çelişki yaratmıyor. Her stil, onun başka bir zamanına ait ve hepsi aynı hikayenin içinde yer buluyor.

Eddie’nin zaman geçtikte değer kazanan nesnelere dair anlattıkları, vitruta’da yer alan Nudie Jeans dünyasıyla da doğrudan örtüşüyor.

Nudie Jeans, tasarımı yalnızca estetik bir karar olarak değil, uzun vadeli bir ilişki olarak ele alıyor. Organik pamuk kullanımı, zamana dayanıklı kumaşlar ve tamir edilebilirlik fikri, markanın merkezinde yer alıyor. Kullanıldıkça anlam kazanan, taşındıkça kişisel hale gelen ve sahibinin hayatına eşlik eden bir parça haline geliyor.