Good People of vitruta: Deniz Kurtdere

vitruta’nın gerek sosyal medya mecralarında gerek mağazalarında gerekse online mağazasında sıkça Deniz Kurtdere’nin tasarımlarından izler görüyoruz. Kendisi bizim en çok iletişimde olduğumuz, tasarımları ve çizimleriyle bize çok değer kattığına inandığımız bir arkadaşımız.

Bugün sizleri Deniz’le tanıştırıp onun dünyasına dair bazı sorular soracağız.

Deniz hoş geldin. Seni öncelikle Good People of vitruta’yı takip edenlere tanıtalım. :) Deniz Kurtdere kimdir? Neler yapıyor, nasıl başladı, nasıl devam ediyor?

35 yaşında İstanbul’da yaşayan grafik tasarımcı ve çizerim. İstanbul Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi’nin resim bölümü sınavını kazandıktan sonra maceram başlamış oldu. Ardından Marmara Üniversitesi Resim Öğretmenliği lisansını bitirip yine aynı bölümde yüksek lisansa başladım. Öğrenciyken üniversitede öğretim görevlisi olmak önceliğimdi; aynı zamanda birçok kurumda resim eğitimi de veriyordum fakat daha sonra tasarım hayatına giriş yaptım.

Bir ajansta bir süre çalıştıktan sonra işten ayrılıp freelance çalışmaya başladım ve hala bu şekilde devam ediyorum. Aslında çocukluğumdan beri hayatımda hep var olan görsel sanatları işim haline getirebilmek benim için büyük bir keyif.

Animasyon ise sürekli kendimi geliştirdiğim ve yeni şeyler deneyimlediğim bir alan. Vakit buldukça animasyon ve çizim yapıp Instagram hesabım olan @denizkurtdre’de paylaşıyorum.

Yaptığın tasarımlar ve çizimler için ilhamını nereden alıyorsun?

Sanat tarihi eskiden beri ilham aldığım tek yer diyebilirim. Tasarım yaparken, resim çizerken geri dönüp sanat tarihi okumaları yapmak, ressamların veya tasarımcıların hayatlarını, yaşadıkları çevreyi, yaptıkları işleri incelemek bana çok ilham veriyor. Aslında onların yaşantılarını tam olarak anlamaya çalıştığım zaman kendime bir yol haritası çizebilmiş oluyorum.

Tasarımların ve resimlerin için özellikle bize önereceğin bazı kaynaklar, platformlar ya da Instagram hesapları var mı?

Paula Scher’in bütün tasarımlarını çok beğeniyorum. Tasarım yolculuğunu Netflix’teki Abstract: The Art of Design adlı belgeselde izleyince çok etkilendim. Yaptığı bütün işleri dönüp tekrar tekrar incelemek en büyük zevkim diyebilirim. Bahsi geçmişken, Abstract: The Art of Design kesinlikle herkesin izlemesi gereken bir belgesel. Farklı disiplinlerde çalışan tasarımcıların hayatlarını, tasarım süreçlerini orada görebilirsiniz.

Kendine özgü ve gerçeküstü bir stile sahip olan Jessica Walsh’un tasarımlarını da çok beğeniyorum. @jessicavwalsh bence ilham almak için çok doğru bir Instagram hesabı.

Pop sürrealist temsilcilerinden, masalsı resimleriyle dikkat çeken Jana Brike ise en sevdiğim ressamlardan biri.

İstanbul’da sergileri, galeri gezmek de oldukça ilham verici. Genel olarak tavsiye edebileceğim sanat gelerileri Arter, Sanatorium, Pilevneli Gallery ve x-ist. Özellikle tarihi bir binada bulunan Salt Galata’yı ziyaret edip sergilerini gezmeyi ve Salt Online’dan e-yayınlarını takip etmeyi de hiç ihmal etmiyorum. 

Son dönemde neler izleyip, neler okuyorsun?

Bu aralar masallar ilgimi çektiği için Karakarga Yayınevi’nin Dünya Masalları Serisi’ne başladım.

Onun dışında Netflix ve Youtube’daki çoğu içeriğin sıkı takipçisiyim diyebilirim. FLU TV’deki içerikleri severek izliyorum. Özellikle Ömer Aygün, Yalın Alpay ve Bager Akbay’ın konuşmacı olduğu videoları takip ediyorum. 140journos ve Daire de başarılı ve kaliteli bulduğum Youtube kanallarından.

İstanbul’da zaman geçirmeyi sevdiğin yerler nereler?

İstanbul’da yürümeyi en sevdiğim yer Beyoğlu. Eskiden –şu anda vitruta mağazasının olduğu- Boğazkesen Caddesi üzerinde oturuyordum. O zamanlar daha sık yapsam da hala en sevdiğim şey Beyoğlu’nun ara sokaklarında yürüyüp, sergi gezip, eski yapıları izlemek ve sonra Urban’da arkadaşlarımla kahve içip sohbet etmek diyebilirim. Suadiye’de bulunan The Townhouse ise Anadolu yakasındaki beğendiğim mekanlardan biri.

Ayrıca evde öğle yemeğimi ve kahvemi hazırlayıp Polonezköy’de ormanda yürüyüşü yaparak geçirdiğim bir gün de bana her zaman çok keyif verir.