Good People of vitruta: Aylin Erel

Aylin Erel, Good People of vitruta’nın yeni üyesi! Çok severek mağazalarımızda yer verdiğimiz A Hidden Bee’nin yaratıcısı Aylin’le bir akşam üstü Pera’da buluştuk ve daha önceki buluşmalarımızda olduğu gibi yine Meşrutiyet Caddesi üzerindeki farklı farklı mekanlara girip çıkarak gerçek TGIF ruhunu yaşattık! Arada çekimler oldu tabii, sonra da çok keyifli bir sohbet! Bolca arkadaşımızın da çevremizde olduğu o akşamın güzel sohbetini –tabii ki hepsine yer vermeden ve çok uzatmadan- sizlerle paylaşıyoruz. Keyifli okumalar!

Aylin hoş geldin! İşin en sıkıcı kısmı ilk soru o yüzden senin sıkıldığın kısmı minimuma indirirerek hemen soruyorum: Aylin Erel kimdir? Nasıl başladı, neler yaptı, nasıl gidiyor?

Marmara Üniversitesi GSF mezunu, 17 yıldır moda sektöründe çalışan, modadan hiç hoşlanmayan ama giysiye çok ilgisi olan bi tipim diyebilirim. Baykan Moda adında büyük bir denim/jean üreticisinde tasarım ve pazarlama yöntecisiyim. Aynı zamanda A Hidden Bee markasının kurucusu ve kreatif direktörüyüm. Bir de Mimar Sinan GSF'de Cuma'ları sektörden bir arkadaşımla beraber, tamamen kendi tasarladığımız bir formatta 'denim tasarımı' dersi veriyorum.

Elinde kendi Converse’iyle Good People buluşmalarına gelen ilk üyemizsin öncelikle; muhteşem bir disiplin! Bu disiplinle iş hayatındaki başarıların ilgisi nedir? Hem tasarımcılık, hem üreticilik, hem girişimcilik, hem perakendecilik; hepsi nasıl ilerliyor? 

Çok aşırı disiplinliyim diyemem de çok kaygılı biriyim ben. Çok kaygı olunca da çok çalışıyorsun, çok çalışınca da elle tutulur bir şeyler çıkıyor ortaya. Ama başarı dersen benim için başarı çok zor bi kavram. Yolda görüyorum ben kendimi. Kendi yolunda ilerlemeye çalışan biri gibi görüyorum, başarılıdan daha çok. 

Zaten müthiş koşturması olan bir profesyonelken A Hidden Bee’yi kurmaya nasıl karar verdin? Hikayesi nasıl başladı A Hidden Bee’nin?

Yıllardır hızlı moda sektörüne hizmet veren bi insan olarak bi yavaşlama sevdasıyla başladı bütün hikaye aslında. Kendime ben ne istiyorum, n'apıyorum diye sorup durmaktansa sonunda aksiyon alabildiğim noktada oluştu her şey. Çok komik ama önce dükkanı buldum, kiraladım. Sonra iş çıkışları, haftasonları boş dükkana gidip hayaller kurmaya başladım. Sonrası işte “gizlenik bir arı”. :)

Ve neden ismi A Hidden Bee oldu? Çok seviyorum ben ismini şahsen!

Yeğenim Aytek Türkiye'ye gelmişti bi’ yaz Amerika'dan, 6 yaşındaydı sanırım o zaman. Bana evlerinin deposunda bulduğu arı kovanını anlattı. Öyle heyecanlı anlattı ki bana kendimi sorgulattı; en son neye heyecanlanabildin böyle? Neyse o soru kafama öyle takılı kalmıştı ama aylar geçti üzerinden, silindi gitti sandım. Sonra Kumbaracı Yokuşu'ndaki dükkanı bulup özellikle de alt katındaki minik sarnıç ve kileri gördüğümde o kadar heyecanlandım ki delirecektim o gün sevinçten. Anında Aytek ve kovan hikayesi geldi aklıma. Hive, Bee, Hidden Hive... derken A Hidden Bee!

Bize biraz da uzmanı olduğun denim dünyasından bahsetmek ister misin? Nasıl ilerliyor denim trendleri, neler dğeişti son yıllarda ve neleri bekliyoruz sırada?

16 yıldır denim dünyasının içindeyim, hem model hem yıkama hem kumaş her noktasını tasarlıyorum ya da tasarımcıları yönlendiriyorum ve hiç sıkılmadım ne acayiplikse. O yüzden önce biraz denim'i güzellemek istiyorumizninle. Geçmişle bağlarını hiç koparmayan ama aynı zamanda teknolojiyle çok iç içeinovatif, progresif bi alan. Müzikten, sokaktan, Tiktok'tan, Metaverse'ten her yerden alıyor ilhamını. Bu da işin içindeki kişiyi güncel olmak durumunda bırakıyor. Yaşlanamazsın yani denim tasarımcısıysan, aynı kumaşının kendi doğası gibi, yıllandıkça değerlenirsin. Çok zor benim kadar işin içinde biri için şu oldu trendlerde şimdi de bu olacak demek kelimelerle. Sunum board'larıyla falan gelmem lazım onun için ama tek bir şey söyleyebilirim; skinny sonunda gitti ya, şükürler olsun!

İşlerden kalan zamanda neler yapıyorsun? İstanbul’da en sevdiğin yerler, mekanlar, restoranlar neler? En çok nerede keyfin yerinde? :)

Spor yapıyorum bol bol Yoga, HIIT. Pandemide tenise sardım mesela. Köpeğim var, onunla uzun uzun yürüyüşler yapıyorum sabah akşam. Kendime göre sanatsal malzemelerle oynaştığım bir dünyam var. Galeri, sergi gezmeleri, seyahatler, konserler ve festivaller en sevdiğim şeyler. Müzik dinliyorum neredeyse her boş anımda. Geziyorum, tozuyorum bol bol anlayacağın. A bir de dans etmeye bayılıyorum, gece çıkarsam dışarlarda, çıkamamışsam evde kendi kendime. Bir de kaçış noktam var, ailemin yaşadığı Sığacık. Orası dinginlik, kitap, sessizlik, yalnızlık biraz benim için. Istanbul'da da en çok kendi mahallemde, Moda'da keyfim yerindeaçıkçası. Ama son zamanlarda sayende bi Comedus fan'ına dönüşmüş durumdayım. Güzel insanların olduğu her yer çok keyif veriyor bana. Bir de evimin balkonu.

Bize biraz film, kitap, podcast önerirsen çok mutlu oluruz. :) Hatta belki de Spotify’da bir playlist?

Fran Lebowitz hayranıyım. Onun filmi “Pretend It's A City” ve müthiş kitabı “Metropolitan Life”ı tavsiye edebilirim. Bir de A Hidden Bee'nin Spotify playlisterini tavsiye ederim açıkçası. Çok sevdiğim ve müzik zevkini de ayrıca aşırı beğendiğim arkadaşım Begüm Kozak'ın başlattığı bir gelenek. Ben de hem yeni listeler oluşturuyorum hem de şarkı eklemeleri yapıyorum listelere sürekli.

Üstündeki A Hidden Bee’yi ve yanında getirdiğin Converse’i bir kenara bırakalım -eğer bırakabilirsen tabii!- vitruta’daki en beğendiğin 3 marka?

Vans takıntım var 14 yaşımdan beri. O yüzden Vans derim. Tabii ki Carhartt WIP ve bir de getirdiğinize çok sevindiğim Mud Jeans!