Marka Hikayeleri – Mutluluk Verici Tasarımlarıyla: Lar Studio

Bambaşka karakterlerde ve özgün desenleriyle bildiğimiz Lar Studio’nun kurucusu Laris Alara Kilimci ile ilham kaynaklarını ve marka hikayesini konuştuk.

Öncelikle bize kendinden biraz bahseder misin?

28 Haziran 1993’de New York’ta doğdum, Istanbulluyum. Müzik, dans ve sanat gibi kendini ifade etmeye yatkın çocukluk yıllarımdan sonra üniversite olarak Londra’da Central Saint Martins’de beni heyecanlandıran Moving Image bölümünden mezun oldum (2015). Mekan, obje ve ürünlerin insanın ruh halini etkilediğini, kötü hissettiğim zamanlarda hayatın güzelliğini ufak detaylardan zevk almakta bulduğumu fark ettim. Tasarım o yüzden her zaman hayatımın içerisindeydi, ama çok kendini ifade etmek üzerine kurulu sanatsal bir tasarım anlayışım var, bakış açım duygusal. Ürettiğim şeyler beynimden daha çok kalbimden çıkıyor diyebilirim. 2017’de kurduğum LAR markasını yönetiyor, aynı zamanda görsel sanatlarla da ilgileniyorum.

70’li yıllarda özellikle çok popüler olan fularlar uzun süredir sezon geçişlerinde tercih ediliyor, geçici bir trend olmaktan çıkıp zamansız bir parçaya dönüştü diyebiliriz. Senin fularlarla yolculuğun nasıl başladı?

Benim için fularlar bulunduğumuz dönemi yansıtan ve hangi dönemden çıktığını kendisine baktığınızda tanıyabildiğiniz sanat eserleri. Sanat, baskı ve modanın bir araya geldiği kare ve dikdörtgen kanvas.

Modayı nasıl tanımlıyorsun?

Benim moda anlayışım değişken ruh hallerine göre farklı karakterlere girebilmek, kendi değer yargılarınızı fark etmeden ifade ettiğiniz bir ifade şekli.

Fular en işlevsel aksesuarlardan biri, peki sen en çok nasıl kullanmayı seviyorsun? Yaratıcı kullanım şekilleri önerilerin olur mu?

Bu ara maskelerin üzerine takıyorum genelde Meksikalı ‘bandit’ler gibi, kıyafetle tamamlayıcı ve eğlenceli bir görüntü oluşturuyor.

Desenlerinde nerelerden ilham alıyorsun? Bazı tasarımlarında biraz Picasso biraz da pop art etkisi var gibi duruyor.

Desenlerimde ilham aldığım çok unsur var ama günün sonunda dinamik renk dengesini güzel kullanabilmek ve ritim önemli. O yüzden özetle grafik sanatlardan, Modernist sanatçılara uzanan büyük bir yelpaze var ilham aldığım. Günün sonunda ortaya çıkan iş kendi kendine de duruyor başka işlerle birlikte de.

Sanatçılar seni nasıl etkiliyor?

Sanatçılardan çok renkler ve şekiller beni etkiliyor. Üreten işi kimin ürettiğine pek bakmıyorum oradaki hisse ve ritme odaklanıyorum. Sanata bakış açım çok primitif ve kişisel. Gözüme haz veren veya bilinç altımda bir soru işareti yaratan işler ilgimi çekiyor genelde.

Model tasarım ve üretim aşamalarından biraz bahseder misin?

Stüdyomda elle çizerek, makasla, bazen gündelik hayatta sketchbook’larda biriktirdiğim şeyler bir araya geliyor, dijitalleşiyor ve Türkiye’de bir üretim merkezinde dijital baskı ile üretiliyor. Seçtiğim kumaşları her zaman yüksek kalite seçmeye çabalıyorum çünkü tasarımlar zamansız, ürünler de öyle olsun istiyorum, bir kere kullanıp iki sene sonra sıkılacağınız değil yüksek kalite ve nesilden nesile aktarılacak ürünler olsun istiyorum.

Lar Studio ürünlerini satın alan kişilerden nasıl yorumlar alıyorsun?

Markanın ruhunu bilen insanlar aldığında genelde taktıklarında kendilerini daha iyi hissettiklerini söylüyorlar, desenlerin ve renklerin insanın modunu değiştirdiğine bende inanıyorum.