Good People of vitruta: Lara Di Lara
Good People of vitruta'nın yeni üyesi Lara Di Lara! vitruta’nın ilk gününden itibaren bir gün yollarımızın kesişmesini dilediğimiz, çok çok sevdiğimiz bir müzisyen. Ve ne mutlu bize ki yaklaşık iki sene önce tanışıp tanışma hayalimizi gerçekleştirdik. O günden itibaren sürekli iletişimde olduğumuz Lara Di Lara ile, onun için oldukça yoğun bir senenin ardından bir araya gelip hem çok keyifli sohbet ettik hem de Moda sokaklarında harika bir çekim gerçekleştirdik. Siz de okurken umarım aynı keyfi alırsınız!
Lara Di Lara Good People'a hoş geldin! Önce klasik soruyla başlayalım: Lara Di Lara kimdir? Nasıl başladı, nasıl devam ediyor, neler yapıyor?
Hoş buldum!
Lara Di Lara, Dilara Sakpınar’ın solo projesidir. Profesyonel müzik kariyerine 2009 yılında 123 ile başladıktan sonra zaman içinde biriktirdiği parçalarını yayınlamaya karar vermesiyle Lara Di Lara doğdu. “Oraya Doğru” isimli 6 parçadan oluşan EP’sini çıkararak yolculuğuna başladı. 16 parçalık “Hazinler Içindesin”, 19 parçalık “Sudaki Çığlık” ve 13 parçalık “Eskisi Gibi Değil” albümlerini yayınladı. Bunların arasında 8 ayrı single ve bir tane Kamufle ile birlikte ortak “Denge” isimli 6 parçalık EP çıkardı. Genelde parçalarının söz ve bestesi kendisine ait ve tüm albümlerinin ya prodüktörü ya da co-prodüktörüdür. Yurt içi ve yurt dışı konserleri yanı sıra Lara Di Lara’yı çok heyecanlandıran, Eskişehir, Istanbul ve Bursa Senfoni Orkestraları ile 3 tane senfonik konser gerçekleştirmiştir. Şu günlerde ise, son albümü Eskisi Gibi Değil için ilk konserine hazırlanmaktadır.
Geçtiğimiz hafta son albümün yayınlandı: “Eskisi Gibi Değil”. Bir albüm adı ancak bu kadar güzel olur diye düşündüm ilk duyduğumda. Neden “eskisi gibi değil”?
Artık çok fazla ‘eskisi gibi değil’ tabirini kullandığımızı fark ettim ve bunun iki anlamlı oluşu hoşuma gitti. Yerine göre olumsuz, yerine göre olumlu. Ben de bu ikililiği işlemeye çalıştım albümün genelinde. Hem nostaljik ve dolayısıyla eskiden/alışkanlıklarımızdan kopamayışımız, hem de yeniliğin gelişimi ve bunun çeşitli etkilerinden yola çıktım.
Bu albümdeki şarkıların hikayesini bize anlatmak ister misin peki? Dinlerken sanki tek bir şarkıyı açıp dinleyebileceğim bir albüm değil de bir kitap okur ya da bir film izler gibi her şeyi sırasıyla ve tamamını dinlemem gerekir gibi hissettim. Sen de bunu mu istemiştin albümü hazırlarken?
Şarkıların hikayesi bence kendini anlatıyor. Daha doğrusu, anlam çıkarmayı dinleyiciye bırakmak hoşuma gidiyor. Dediğin gibi, albümün baştan sona dinlenmesi arzu ettiğim şey her zaman. Özellikle ilk dinleyişte. Sonrasında elbette favoriler oluyordur ya da daha çok dinlemek istenen parçalar ama ben albüm hazırlarken her zaman bir bütün gibi bakmayı seviyorum ve çalışırken buna yönelik çalışıyorum. Single yapmak da keyifli ama ‘albüm’ün yeri her zaman başka bence.
Albümde birkaç interlude var ve bazen kuş sesleri, bazen şehir hayatından ezan sesi, bazen tencere tavalı protesto sesleri araya giriyor. Önceki ve sonraki şarkılarla da sanki bir separatörden ziyade bağlayıcı rolü üstlenmiş bu interludeler. Buna nasıl karar verdin, çok inovatif bir yaklaşım gibi hissettim ben dinlerken? :)
Bir bütün derken aslında bu gibi şeyleri de kastediyorum. Ayrıştıran değil bağlayan kısa kesitler gibi düşündüm. Parçaların hikayeleri ve albümün bütünüğünü sağlayan ara hikayeler.
Seninle Giritli’de pek çok değerli başka sanatçının da sahne aldığı gün tanışmıştık. O günden bu albümün çıktığı güne kadar hayatında pek çok değişiklik oldu; onların izleri de var mı Eskisi Gibi Değil’de?
Elbette, olmaz mı! Yaşadıklarım her zaman üretimlerimi etkiler. Özellikle de bu son bir senede hayatımı derinden etkileyen en büyük şey kızımın hayata gelmesi oldu. Bu doğal olarak albümüme de sirayet etti. Dikkatli dinleyiciler mutlaka anlayacaktır.
Önceki soruyla paralel bir başka soru daha sorayım; ilham aldığın şeyler, şarkıları yaratırken yaşadığın hisler ve aslında yaratma süreci de bu bahsettiğim sürede değişti mi?
Aslında ilhamım genel olarak her zaman hayat ve doğa. Fakat albümümü yarattığım süreçteki güncel olaylar ve durumlar o albümün tetikleyicisi olur. Dolayısıyla Eskisi Gibi Değil üretim sürecinde yaşadıklarım bu albümü etkiledi ancak değişmeyen ögeler de var.
Albümden biraz uzaklaşarak aslında seninle tanışma motivasyonumuzdan biri de bizim core'umuzu oluşturan markaların çoğunda olduğu gibi senin de bir İstanbullu olarak İsveç'le olan bağındı. Hem İsveçli hem Türkiyeli bir sanatçı olmak sana neler katıyor?
Yarı İsveçli yarı Türk olmak tabi doğal olarak çok kültürlülüğü getiriyor. Bu da sanatçı olarak bence daha evrensel bir müzik yapmamı sağlıyor. İki yerli olma hali beni her zaman besliyor.
vitruta’yı seninle çok konuşamadık ama eminim konuşacağımız çok şey vardır; onları sonraki buluşmalarımızda soracağım; bugün albümün üzerimdeki etkisi vitruta’yı geri planda bıraktı. :) Yine de vitruta’da en çok hangi markaları seviyorsun? Bu markalarla özel bir hikayen varsa dinlemek tabii ki çok isteriz!
Haha teşekkür ederim, müziğimle seni böylesine büyüleyebildiysem ne mutlu bana! vitruta’nın özenle seçilmiş markaları bir araya getirmesi hoşuma gidiyor bi kere. :) Ama sanırım benim favorilerim Camper, Chimi, Lar Studio ve Hay Design.
Lara Di Lara'nın çekimde kullandığı ve seçtiği ürünler için buraya tıklayabilirsiniz.